DÜNYAYA "YEMEKTE MİLLİYETÇİLİK" HAKKINDA ÇAĞRI - Türk Mutfağı Hareketi

DÜNYAYA "YEMEKTE MİLLİYETÇİLİK" HAKKINDA ÇAĞRI

DÜNYAYA "YEMEKTE MİLLİYETÇİLİK" HAKKINDA ÇAĞRI

For English Please Scroll Down

DÜNYAYA "YEMEKTE MİLLİYETÇİLİK" HAKKINDA ÇAĞRI

 

KONU: DÜNYA MUTFAKLARI TEMSİLCİLERİNE, DÜNYA ŞEFLERİNE VE YEMEK KÜLTÜRÜ PROFESYONELLERİNE YAPILMIŞ OLAN ÇAĞRI HAKKINDA

 

Kurucu Başkanımız Sayın Tolgahan Gülyiyen, 2 Kasım 2021 tarihinde yayımlanmış olan bir çalışmasında Sayın Vedat Milor’un 30 Ekim 2021 tarihli bir yazısında yer alan “Yemekte milliyetçilik olmaz.” sözlerini “Türk mutfağında Atatürk milliyetçiliği esastır.” sözleriyle değerlendirmişti. Kendisi o çalışmasında dünya genelinde mutfak sanatları alanında pek konuşulmayan ama uzun yıllardan beri mutfaklarda da yüksek düzeyde var olan ırk, dil hatta din ayrımcılığına kadar varabilen milliyetçiliği ve radikal akımları örnekler vererek anlatmıştı.

Sayın Tolgahan Gülyiyen, bugün İngilizce ve Türkçe olarak kaleme aldığı mektupta Sayın Vedat Milor’un “Yemekte milliyetçilik olmaz.” sözünü gerçek muhataplarına hitaben bir çağrıda bulunarak paylaştı.

Sayın Vedat Milor’un “Yemekte milliyetçilik olmaz.” cümlesinin yer aldığı video, WTCA-Dünya Türk Mutfağı Akademisi tarafından 10 farklı dile çevrildi. 10 farklı dile çevrilmiş olan “Yemekte milliyetçilik olmaz.” ifadesi ise gerçek muhataplarına yapılan çağrıya yer verilmiş olan açık mektupla birlikte, başta Yunanistan, Ermenistan olmak üzere İtalyan, Fransız, Alman, İspanyol ve Avrupa Birliği resmî makamlarına tarafımızdan iletilmiştir.

 

AÇIK MEKTUP

Sevgili Yunan, Ermeni, İtalyan, Fransız Aşçıları ve Yemek Kültürü Profesyonelleri;

Mutfak kültürlerini milliyetçilik temelleri üzerinde yükseltmiş olan dünyadaki tüm çevrelerle birlikte size, Türk yemek yazarı olan Vedat Milor'un 30 Ekim 2021 tarihinde yayınlanan bir yazısında ifade ettiği "Yemekte Milliyetçilik Olmaz." söylemini iletmek istiyoruz. Bu söz, Türkiye'deki kamuoyu ve aşçılar arasında yaygın bir şekilde kabul görmüş olan Atatürk’ün milliyetçilik anlayışını ilgilendiren düşünceleri anlamanız için sizlere çok büyük katkılar sağlayacaktır diye düşünmekteyiz. Yurtta ve dünyada barış istemiş olan Atatürk’ün milliyetçilik tanımına uygun olarak Türk toplumu, yemek kültüründeki tüm farklılıkları zenginlik olarak görmektedir.

Hem ülkelerinizde hem de lobileriniz aracılığıyla dünya genelinde sürdürülen, mutfak sanatları alanında diğer ülkelerin varlıklarını ya yok sayarak ya da diğer ülkelerin mutfak kültürü varlıklarını tamamen kendinize ait saymak suretiyle farklı mutfak kültürlerine üstenci ve küçümseyici tavırlara neden olan aşırı milliyetçi propagandaların, radikal eğilimlerin ve eğitimlerin sona erdirilmesini önermekteyiz. Asırlar boyunca barış, huzur ve hoşgörü içinde dillerini konuşup kültürel ve dini değerlerini istedikleri gibi özgürce yaşayarak günümüze kadar muhafaza edilmiş olmasını sağlayan karşılıklı saygı ve hoşgörüye dayalı anlayışlar, özellikle Türk, Yunan ve Ermeni dostluğuna gelecekte de her alanda olacağı gibi mutfak sanatları alanında da çok büyük katkılar sağlayacaktır.

Mustafa Kemal Atatürk’ün kapsayıcı milliyetçilik anlayışından uzak şekilde uzun yıllardır hem ülkelerinizde hem de dünya genelindeki lobileriniz tarafından devam ettirilen aşırılıklara dayalı anlayışlar, başka milletlerin mutfak kültürlerini de varlıklarını da yok sayma eğiliminde olmuştur. Tarih ve bilim, bu dar görüşlerin Türk, Yunan ve Ermeni halklarına zarar vermekten başka bir şey getirmediğini açıkça göstermektedir.

Ancak, yemek evrensel bir dil olarak kabul edilmeli ve bu dil, insanları bir araya getirerek etkileşimi artırmalıdır. Radikal bir milliyetçilik anlayışıyla kendi kültürünü üstün görme ve diğerlerini küçümseme yerine; çeşitliliği kucaklamak ve birbirimize açık olmak, daha pozitif ve anlayışlı bir yaklaşım sunacaktır.

Bu çağrıyla birlikte, her alanda olduğu gibi mutfak sanatları alanında da tıpkı yıllar önce asırlarca beraber çalıştığımız gibi içinde bulunduğumuz bu çağda da farklılıkları zenginlik olarak kabul etmenizi ve karşılıklı saygı çerçevesinde mutfak sanatları alanında hareket etmeyi arzuluyor ve amaçlıyoruz.

Unutmayalım ki herkesin, her milletin, her ülkenin kültürü benzersiz ve değerlidir. Yemek kültürünü sınırlamak yerine, birbirimize açık olmak, birlikte daha güçlü bir gastronomi dünyası oluşturmamıza yardımcı olacaktır.

Sağlıklı, lezzetli ve barış dolu günler diliyorum.

Tolgahan Gülyiyen

TMDH-WTCA Kurucu Başkanı

 

CALL TO THE WORLD REGARDING "NATIONALISM IN FOOD"

SUBJECT: REGARDING THE APPEAL TO WORLD CUISINE REPRESENTATIVES, GLOBAL CHEFS, AND FOOD CULTURE PROFESSIONALS

Our Founding President, Mr. Tolgahan Gülyiyen, in his work published on November 2, 2021, responded to Mr. Vedat Milor's statement dated November 30, 2021, "There is no nationalism in food," with the words "Atatürk's nationalism is essential in Turkish cuisine." In this piece, he provided examples of nationalism and radical movements, topics that are not widely discussed in the field of culinary arts worldwide but have been prevalent at a high level in kitchens for many years, potentially leading to racial, linguistic, and even religious discrimination.

Today, Mr. Tolgahan Gülyiyen, in a letter written in both English and Turkish, addressed Mr. Vedat Milor's statement, "There is no nationalism in food," and shared his words by issuing a call to the actual recipients.

The video containing the statement "There is no nationalism in food" was translated into 10 different languages by WTCA-World Turkish Cuisine Academy. The translated statement was conveyed by us to the official authorities of Greece, Armenia, Italy, France, Germany, Spain, and the European Union, along with the open letter containing the call to the actual recipients.

 

OPEN LETTER 

Dear Greek, Armenian, Italian, French Chefs and Food Culture Professionals;

Together with all the societies in the world that have raised their culinary cultures on the foundations of nationalism, we would like to remind you that "There is no nationalism in food", as stated by Vedat Milor, Turkish food writer, in an article published on October 30, 2021. We want to convey the statement. We think that this quote will make a great contribution to your understanding of the thoughts regarding Atatürk's understanding of nationalism, which is widely accepted among the public and chefs in Turkiye. In line with the definition of nationalism of Atatürk, who wanted peace at home and in the world, Turkish society sees all differences in food culture as richness.

We propose to end the ultra-nationalist propaganda, radical tendencies and trainings carried out in your countries and around the world through your lobbies, which cause patronizing and condescending attitudes towards different culinary cultures by either ignoring the assets of other countries in the culinary arts or considering the culinary cultural assets of other countries as your own. Understandings based on mutual respect and tolerance, which have ensured that they have been preserved until today by speaking their languages in peace, tranquility and tolerance and living their cultural and religious values freely as they wish, will make great contributions to the Turkish, Greek and Armenian friendship in every field in the future as in the field of culinary.

Far from Mustafa Kemal Atatürk's universal and comprehensive understanding of nationalism, the extremes-based understandings that have been maintained by your lobbies in your countries and around the world for many years have tended to ignore the culinary cultures and existence of other nations. History and science clearly show that these narrow views bring nothing but harm to the Turkish, Greek and Armenian people.

However, food should be considered a universal language and this language should increase interaction by bringing people together. Instead of seeing one's own culture as superior and belittling others with a radical understanding of nationalism; Embracing diversity and being open to each other will provide a more positive and understanding approach.

With this call, we wish and aim to accept differences as richness in the field of culinary arts, as in every field, just as we worked together for centuries ago, and to act in the field of culinary arts within the framework of mutual respect.

Let's not forget that the culture of everyone, every nation, every country is unique and valuable. Rather than limiting food culture, being open to each other will help us create a stronger gastronomy world together.

I wish you healthy, delicious and peaceful days.

Tolgahan Gulyiyen

TCRM-WTCA Founding President

TÜRK MUTFAĞI HAREKETİ

tmdh_logA.png

logologo3wtca1logo tolgahanzg logo