SEKTÖRDEKİ BALONLARI FARK ETME REHBERİ - Türk Mutfağı Hareketi
SEKTÖRDEKİ BALONLARI FARK ETME REHBERİ

*SEKTÖRDEKİ BALONLARI FARK ETME REHBERİ - *KİMLER BALON 

tolgahangulyiyen1453-1923.png

Niyazi Dumlu ustamızın Lokmacı Baba kitabının bir gün üniversite veya okullarda ders kitabı olarak okutulması gerektiğini çok önceden yazmıştım. Öngörülerimin çoğunda neredeyse hiçbir zaman yanılmadım. Bu öngörümün de er ya da geç bir gün gerçekleşeceğini biliyordum.

Bunları ifade ediş şeklimin yanlış anlaşılmasını istemiyorum. Ancak, olası yanlış anlamaları önlemek adına bir noktayı açıklamak önemli olabilir. Bu konuyu ve bu kitabı ilgilendiren konularda daha fazlasını öngörmüş olmam benim bir başarım gibi algılanıp düşünülmemeli. Bunu böyle algılamak büyük hata olur. Bu öngörülerin, Niyazi Bey'in gerçek başarısının önünde ufak bir detay olduğunu unutmamalıyız. Çünkü bunu öngörmüş olmak asıl başarının sahibi olan Niyazi ustamızın başarısının önüne geçemeyecek kadar ufak bir ayrıntıdır. Ama o ufak ayrıntı başka konulardaki farklı öngörülerim açısından da önemli derecede dikkate değer bir detay anlamına gelmektedir.

Bugün öğrendim ki sayın Niyazi Dumlu ustamızın kitabı Türkiye’deki üniversitelerden birinde “Girişimcilik ve Yenilikçilik” dersi için ders kitabı olarak istenmiş. Niyazi ustamızın kitabına biraz geç kalınmış olan bu teveccüh, “lokmanın kitabı olur mu” diyenlerin anlamakta zorlanabileceği ama her anlamda gerçekten çok büyük bir emeğin ve öz verinin sonucunda Niyazi Beyin gerçekten hak ettiği çok değerli bir başarı olarak nitelendirilmelidir. Ayrıca buna ek olarak: Kitap ile ilgilenebilecek başka akademisyenler için şunu da belirtmek istiyorum. Dünya Türk mutfağı miras listesinde yer alan Niyazi Dumlu ustamızın kitabı aslında lise ve üniversite düzeyinde çok sayıda başka konuda farklı dersler için de okutulabilecek gayet uygun bir kitaptır.

 

Bu tür cevherleri bulunan ama değeri yeterince bilinmeyen Niyazi usta gibi ustalarımız ile konuşurken bazı konularla ilgili onlara neler söylüyorum biliyor musunuz? Şunları söylüyorum. Sizlerin hiçbir zaman ricalarla, minnetlerle, çeşitli ödemelerle, tavizlerle hatta adam kaydırmalarla çıkılabilen televizyonlarda, gazetelerde, magazinlerde yer almanıza hiçbir vakit gerek yoktur. Niye mi böyle diyorum? Çünkü böyle ustaların değeri er ya da geç bir gün anlaşılır. Çünkü böyle ustaların ağırlığı ve temsil ettikleri değerler gün gelir o mecraları, oralara çıkmak için iltimas isteyenleri, iltimas bekleyenleri, al gülüm ver gülüm karşılığı yazılıp çizilerek iltimaslarla yayınlarını oluşturanları hatta ve hatta o mecraları izleyen kitleleri bile aşar.

Bazıları o mecralarda her gün, her hafta, her ay, her yıl boy göstermek zorunda olan şişirilmiş balonlardır. Onlar, oralara çıkmadığı, çıkamadığı, çıkartılmadığı gün kendi başlarına da hiçbir anlam ifade etmedikleri gündür.

Özellikle eğitim hayatlarıyla ilgili milyonlarca insana palavralar atan, kendisini Portekiz-Lizbon’da hiç olmayan, hiç gidilmeyen okuldan Le Cordon Bleu-4 yıllık fakülte mezunu diye tanıtıp yıllarca ulusal kanallarda bile sahte biyografisiyle haberleri verilen malum kişi hakkında daha önce çoğu kez yazılar yazmıştım. Onun ve onun gibileri destekleyenlerin çıktığı ulusal kanalları, gazeteleri, yayın mecralarını bir kenara bırakır, onun ve onu destekleyebilenlerin bazı üniversitelerde ve turizm otelcilik okullarında “Nasıl Başarılı Olunur ve Kişisel Gelişim” konularında dersler ve seminerler vermiş olduklarını da düşünürsek; o zaman Lokmacı Baba Sayın Niyazi Dumlu ustamızın kitabının ve biyografisinin neden onlar gibilerin yanında elmas gibi parladığını da belki kavrayabiliriz. İşte bunu kavrayabildiğimiz gün neden herkese mavi boncuk dağıtmayı reddettiğimi de belki anlayabilirsiniz.

Şunu da tekrar belirtmem gerekir. Daha önceden de dediğim gibi: Denize bakıp ibret almak gerekir. Çer çöp denizin üstünde, ama inciler denizin hep dibindedir.

Ülkemizde nice cevherler varken, geçmişten günümüze kadar kimlerin ne saçmalıklarla sektörde nerelere getirildiğini ve mesleki tecrübeleri olmasa bile nasıl kayrıldıkları mağlum... Ayrıca bunların nerelere çıkartılıp nasıl hak etmedikleri cümlelerle hatta unvanlarla pazarlanabildiklerini de az çok herkes iyi bilir. Ama bunları herkes yazıp söyleyemez. Çünkü bunları yazıp söylemenin de bir bedeli vardır. Zeki Gülyiyen o bedeli yıllar önce canıyla ödedi. O yüzden bende bedeli ödenmiş olan bir kalem var ve o hep yazıyor. Bendeki kalem babadan emanet ama sektörde gazeteci, yazar, yemek yazarı, eleştirmen geçinenlerin hepsinin kaleminden iyi yazıyor. Çünkü o yıllarda Zeki Gülyiyen'in yanında olanlardanmış gibi görünen binlerce kişiden geriye kalmış olan bir sancaktar olarak onun emanetlerini ve bayraklarını ben taşıyorum. Bedeli kanla ödenmiş, bedellerine katlanılmış ve meşruiyeti olan bir davanın bayrağını ve emanetlerini taşıyorum. Ben gerektiğinde her konuda çok rahat konuşabiliyorum ya da yazabiliyorum. Bu konularda meşruyetleri olmayanlar ise benim kadar rahat konuşamıyor ve yazamıyor.

Ofiste oturma ve mutfakta çalışma tecrübelerini de hesaplarsak şu hayatta aldıkları onca yaşlara rağmen, bütün hayatları boyunca aşçılık mesleği ve Türk mutfağı hakkında tek bir haklı öngörüde bile bulunamamış olanlara söz anlatmaya çalıştığım yanılgısına düşmenizi de asla istemem. Onlar, aşçılık ve mutfak sanatları sektöründe güya güç sahibi, güya söz sahibi hatta Türk mutfağına yön verdiklerini sananlar, sandıklarınız değil mi? İç yüzlerini bilmedikleriniz, ama çoğu kez yaşlarına bakıp bilge zannettikleriniz...

Şirketlerde ya da sektörde unvanlarına-makamlarına bakıp değer verdiklerinizin ve üstün sandıklarınızın istisnalar haricinde neredeyse hepsi aşçılık mesleği ve Türk mutfağı hakkında gaflettedirler. Bunların neredeyse tamamı sadece günlük, haftalık ve aylık düşünürler. Bunların neredeyse tamamı sadece şahsi çıkarları olduğunda en önde koşarlar. Onların şahsi menfaatleri Türk mutfağından da aşçılık mesleğinden de gelecekte bu mesleği yapacak olan gençlerden de önce gelir. Lafa gelince Türk mutfağına yön verdiklerini söyleyen ama hayatları boyunca Türk mutfak kültürü ve aşçılık mesleği ile ilgili haklı çıkabildikleri tek öngörüleri bile olmayanlar benim satırlarımın arasında söz anlatmaya çalıştıklarım asla olamazlar. Bunlar benim satırlarımın arasında asıl söz anlatmak istediklerim için sadece olumsuz birer örnek olabilirler.

Mutfak kültürümüze ve gelecek nesillere böylesi önemli bir eser bıraktığı için Lokmacı Baba eserinin yazarı değerli sanatçı Niyazi Dumlu ustamıza bir kez daha minnettar olduğumuzu belirtmek istiyorum.

Tolgahan Gülyiyen

logo-tolgahan.jpg

logologo3wtca1logo tolgahanzg logo