İSLAM VE HELAL MUTFAK ÜZERİNDEN DİN İSTİSMARI YAPANLAR - Türk Mutfağı Hareketi

İSLAM VE HELAL MUTFAK ÜZERİNDEN DİN İSTİSMARI YAPANLAR

Liderimiz Sayın Tolgahan Gülyiyen İslam ve Helal mutfak üzerinden din istismarı yapanların iç yüzünü anlattığı bir köşe yazısını bizlerle paylaşmıştır. İlgili köşe yazısının tamamına BURAYA TIKLAYARAK ulaşabilirsiniz. Liderimizin yazısında yer alan bazı ifadelerini bizler sizler için aşağıda toparlamaya çalıştık.

 

"Türk mutfağı için çalıştıklarını söylüyorlar,


İslam ülkeleri mutfakları için çalıştıklarını söylüyorlar. 

Aslında tam olarak ne için çalıştıklarını kendileri de bilmiyor. Güya çalıştıklarını söylüyorlar...

Anlaşılan o ki kişisel bir duruşu ve karakteri bulunmayanlar işlerine gelen, kişisel çıkarlarına uyan herşey ve herkes için çalışabiliyorlar.

Mutfak sanatlarına katamadıkları katma değeri ve prestiji dini istismar ederek katmaya çalışıyorlar. Ancak kendileri ile çelişiyorlar.

İsrafa karşı olduklarını söylüyorlar ancak her türlü israfa yol açan rekor denemelerine adlarını yazdırmak için bir birleriyle yarışıyorlar.

Bu denemelerden önce çok meraklı oldukları şovlarını yaptıktan sonra oluşan israf ve görüntülerde neden ise resim çektirmeye pek merak duymuyorlar.

Bu konuyu gündeme getirenlere ise başka yollardan tepki göstermeye çalışıyorlar.

Dünya’da belki de başka ülkelerde asla bulunmayan gösteriş merakı,  ilçe nüfusunu aşan rekor denemeleri...

Peki nasıl oluyor da Dünya’da rağbet gören ve prestij sahibi olan dünya mutfaklarının önde gelen şefleri ya da toplulukları böylesi organizasyonlar yapmadan kendilerini dünyaya kabul ettirtiyorlar?

Bazı şeylerin geçmişten günümüze kadar yüzeysel bir şekilde güya savunucusu olanlar aslında Türk mutfağı için değil, kişisel çıkarlarına uygun olan her şey için çalışmışlardır. 

Bulundukları konumları bazı konuları istismar ederek kişisel çıkarları için kullanmasını ve bu şekilde keselerini doldurmasını iyi bilmişlerdir.

Türk mutfağı dahi diyemeyenler, İslam ve helal mutfağı kavramları üzerinden bazı kitlelerin dini duygularını istismar etmede gösterdikleri gayretleri keşke yurt içinde Türk mutfağı içinde gösterebilseydi.

Eğer bu gayretleri gösterebilecek kabiliyette bir tarihi bilgileri ya da en azından araştırmaları olsaydı; İslam mutfağının, Türk mutfağının ve Osmanlı mutfağının birbiriyle bütünleşmiş ayrılmaz değerler olduğunun farkına varabilirlerdi.

Ancak Türk mutfağına güya hizmet ettiğini söyleyenlerin Türk mutfağı demekte çoğu zaman zorlanarak dini isitismar eden tutumları göz önüne alındığında aslında Türk mutfağının dolaylı olarak yozlaşmasına hizmet ettikleri anlaşılmaktadır.

Maalesef uzun yıllardır birçok meslektaşımız kişisel çıkar gözetmeksizin Türk mutfağına prestij katabilmek için çaba göstermemiştir. 

Bunlar meslek hayatlarının sonuna kadar yerine göre de bu şekilde kişisel çıkarları doğrultusunda neye hizmet ettiklerini aslında pek düşünmeden çalışmaya devam edeceklerdir.

İslam coğrafyalarında helal mutfağı ile öne çıkmaya çalışıyorlar.

Müslüman mahallesinde salyangoz satanları ve kültürümüzü yozlaştıranları dert edecek kadar düşünceleri ise hiç yok.

Aksine birçoğu doğrudan ya da dolaylı olarak bir takım şeylere göz yumuyorlar.

Bırakın bunlara karşı önlemler almayı ya da organizasyonlar oluşturmayı, tüm bu konularda söz söylemeye ya da bazı konuları gündeme getirerek sektörü ve sektörün geleceği olan gençlerimizi bilinçlendirecek cesaretleri dahi yok.

Bana göre sadece bu konular üzerinden sektörde Müslüman mahallesinde din istismarı yapıyorlar.

Ne zaman ki asıl cesaret edemedikleri konularda cesaret sahibi olabilirler belki o zaman küresel anlamda bekledikleri saygıyı elde edebilirler.

Orta doğuda bazılarına yaranmak için bazı istismarcıların içinde bulundukları gaflet Türk mutfağı için değil tamamen kişisel çıkarlar ve emelleri uğrunadır.


Bazıları helal mutfağına küresel anlamda saygı duyulmadığından yakınıyorlar ve güya saygı duyulması için uğraştıklarını söylüyorlar.

Bunlar göldeki balığın denizden çıkıp ağaca tırmanmasını yıllardır bekliyorlar.

Sözüm ona bir bekleyiş içinde olanlara itafen söylemek istediğim şudur; yıllardır olduğu gibi beklemeye devam ediniz ve zamanı gelince emekli olup köşenize çekilmeyi olsun biliniz...

Eğer bizler bazı konularda öz eleştiri yapabilecek olgunlukta bir karaktere sahip olabilseydik belki o zaman başkalarından bize ve kültürümüzün parçası olan değerlerimize saygı duymalarını beklemezdik.

Zihniyet olarak doğunun batısına, batının ise doğusuna geçememiş, belirli bir dünya görüşü olmayanların, kendilerine göre anladıkları saygı farklılıklar üzerine değil sadece kendileri gibi olanlar üzerine kurulmuş olan bir saygı anlayışıdır.

Helal mutfağa ya da her hangi bir şeye küresel manada değer katmak isteyenlerin öncellikle küresel manada bir dünya görüşü olması gerekir.

Savundukları değerler için saygı bekleyenlerin kendi değerlerine gerçek manada olumlu ya da olumsuz her şart altında tüm zorluklara rağmen ne kadar sahip çıkıp, çıkamadıklarına bakmaları gerekir.  

Bizler helal konusunda öz eleştiri yapacak olursak; çok azımız hariç bu konuda gerçek anlamda hiçte bir arayış içinde olmadığımız gerçeğine ulaşırız.

Ancak helal ya da kosher mutfakları hakkında sadece Müslüman ülkelerde bilgi sahibi olanların bilmesi ve öğrenmesi gereken bazı küresel konular vardır.

Bıçağı tezgâha koyduğumda yanıma ilk gelen haham oldu ve bana şu soruyu sordu: “bu bıçaklar ile diğer mutfaklarda koshere uygun olmayan herhangi bir şey(domuz vb. gibi) kestin mi?”

Bir İmam’ın Türkiye’de ya da herhangi bir ülkede bir otelde helal mutfağında hazırlanan yemekleri kontrol ederek dualar okuması, oradaki personele sorular sorması ve mutfakta gezmesi kendi insanımız içinde nasıl algılanır?

Hiçbir zaman unutmayalım ki “Bir Müslüman davranışları ile başkalarını İslam’a ve kendi değerlerine özendirmiyorsa o Müslüman kendisini sorgulasın.” diyen bir peygamberimiz var.

Helal kavramına oldukça yüksek derecede değer veren bir Müslüman aynı yukarıdaki haham’ın sorduğu soruyla benzer tarzda bir soru sorduğunda ve bunla ilgili bir ricada bulunduğunda durum şu olabilir;

Örneğin yurt dışında Müslüman ya da Türk olsun restoran işletenlerin içinde kaç tanesi helal ürün bulunduruyor?

Ya da kaç restoran helal olmamasına rağmen soranlara ürünlerimiz helal sertifikalıdır diye satış yapıyor?  

Dünya’da ya da Türkiye’de helal kesime uygun kesimi kaç şirket gerçek anlamda yapabiliyor?

Fabrikalarda makinelerden geçirilerek kesilenlere neye göre helal sertifika veriliyor ya da verilmiyor?

Kısacası yurt dışında kendi insanlarımız arasında bulunanların bir kısmı karakterini açık artırma ile satışa çıkartan bir tüccardan farksız.

Çünkü işin içine ticaret, para ve kişisel çıkarlar girince genelde bizim insanlarımızın büyük bir kısmının savunduklarını iddia ettikleri birçok değerde mum gibi bir erime başlayabiliyor. Sonrasında ise yerine göre  o değerlerden verilen tavizler olduğu gözlemlenebiliyor."

 

TÜRK MUTFAĞI DİRİLİŞ HAREKETİ

tmdh_logA.png

 

 

logologo3wtca1logo tolgahanzg logo