ZAFER TEPEDEN ZAFERİMİZİ İZLİYORUM - Türk Mutfağı Hareketi

ZAFER TEPEDEN ZAFERİMİZİ İZLİYORUM. DÜŞMAN FİKREN VE FİİLEN MAĞLUP OLMUŞ VE DAĞITILMIŞTIR.

30 AĞUSTOS 2019 CUMAtolgahangulyiyen1453-1923universityy.jpg

 

Sevgili arkadaşlar uzun yıllar önce olduğu gibi engelleme yapanlar ya da yapmaya çalışanlar varmış. Onların tam olarak şu anda içinde bulundukları durumu 26-30 Ağustos 2009 tarihleri arasında da kendilerine anlatmaya çalışmıştım. Ancak onlar ne demek istediğimi anlamamışlar bana “Çocuk” demişlerdi.

Her şeyden önce her kim ki evrensel hukuka aykırı bir şekilde anti-demokratik yollarla gayri-ahlaki olarak insanları tehdit eder, ifade özgürlüğünü kısıtlamak için baskı-tehdit-şantaj yollu “Piyasadan Silinir Gidersin” diyerek organize bir şekilde gayri-hukuki eylemlere girişir ve bu yolla kendilerine veya şebekelerine menfaat-çıkar sağlar; işte onlar asıl o gün kaybetmiş olanlardır.

26-30 Ağustos 2009 tarihleri arasında Yunanistan’da Üniversitemi temsilen görevde bulunduğum o dönemde tüm o tehditleri şahsımla beraber Türk mutfağına yapanlar, o gün telefonunu verip “Ara ben sana daha açık söyleyim…” diyen ve telefonda da o cüretkâr sözlü tehditlerini söz konusu o şahsa dedirtenler; sizler o gün üstünüze vazife olmayan konularda bile ne kadar tehditkâr ve cüretkârdınız. Sanki insanların rızıklarını sizler aciz kullar olarak diğer kullara veriyordunuz. Ne kadar da yaşınıza göre gafillerden hatta cahillerdendiniz. Sadece yaratanın verdiği ya da aldığı bir şeyi kendi elinizde sanarak Yüce Allah’a şirk koşmakta olduğunuz hiç mi aklınıza gelmemişti…

“Biz Zeki Gülyiyen’i idare ediyorduk, bir Zeki Gülyiyen daha istemiyoruz.” dediğinizde ne kadar da kibirliydiniz. Sizler, o gün güçlü olduklarını düşünüp kazandıklarını zannetme gafletinde bulunanlar; aslında hakkın karşısında hepiniz tam da o gün kaybetmiştiniz. Emin olunuz ki sizler yaptıklarınızla ilgili yaratandan af dilenmedikçe ve tövbe etmedikçe batılı savunan ve dini inançları bile kendi işlerine geldiği gibi istismar eden yobazlar olarak her iki cihanda da kaybetmeye mahkumsunuz.

Her ne kadar bu kişiler tehdit ve sindirmelerle kendi kariyerlerinde kazandıklarını devasa bir aynada görsellerde, hatta toplumun büyük bir kesimi bilerek ya da bilmeyerek de olsa tıpkı “Sahte Olan Tosun Paşa” filminde olduğu gibi bunları alkışlasa da hukuksuz şekilde insanları piyasadan silenler, tehdit ve baskılarla kendilerine yol açıp kariyer inşa etmiş olanlar, aslında tarihte kaybetmiş olanların ve istikbalde de hep kaybedecek olanları bizatihi ta kendileridirler. Bu yazılı olarak vâkıf olduğumuz insanlık tarihinde de hep böyle olmuştur. Emin olunuz ki Türk istikbalinin aydın olan evlatları nezdinde de bu gelecekte yine böyle olacaktır.

İnsanlar temel hak ve hürriyetlerinde her zaman özgürdürler. İnsanların doğuştan elde ettikleri bu en temel hak ve özgürlüklerini bir başkasının veya grupların illegal yollarla, tehdit veya baskıyla organize bir şekilde engellemesi ya da çıkar sağlamak amaçlı zorla gasp etmesi insanlığa karşı işlenen suçlar arasında yer almaktadır. Bu dünyada demokratik hukuka dayalı tüm özgür ülkelerde de her zaman suç sayılmalı ve görmezden gelinmemelidir.

Cahiliye döneminin kalıntılarından olan bir anlayışa sahip olan kişi ya da kişiler hiçbir zaman başka insanların emeklerini gasp etmek amacıyla bağnazca, yobazca ve tehditkarca bir anlayışla hareket edebilme hakkını veya cüretkarlığını kendilerinde göremezler. Böyle bir hak kimsede hiçbir zaman yoktur. Olmamalıdır. Ben şahsıma yapılan tehditleri ve beni doğduğum ülkenin mutfak sanatları sektöründen dışlayarak ayrı düşürenleri affetsem de Türk mutfağına karşı yapılan ihanetleri asla hiçbir zaman affedemem.

Rahmetli şehit babamın manevi mirasından şahsımı istikbalde mahrum etmek istemiş olanları ben affetsem de, bunu Türk mutfağı kesinlikle affetmeyecektir. Türk mutfağı kendine ve davasına yapılan ihanetleri hiçbir zaman unutmayacak ve emin olunuz ki ihaneti hiçbir zaman affetmeyecektir. Bu yüzden affetme ya da görmezden gelme gibi konuda şahsımın ne dediğinin esasen hiç önemi yoktur. Affetmek gibi hususlarla ilgili olarak şahsımın ne dediği hiçbir zaman önem arz etmeyecektir. Tarihimiz herkesi nasıl hak ediyorlar ise o şekilde yazacaktır.

Şahsıma “Çocuk” diyerek o günlerde asıl çocukluğu etmiş olan emek hırsızlarına, ifade özgürlüğünü ve insanların haber alma özgürlüğünü kendi menfaatleri doğrultusunda engelleyen-engellemiş olan şarlatanlara zaten demokrat denilemez. Ancak o dönemlerde de yine kendi medya kanallarında yaptırttıkları haberlerde kimin ağzından çıktığı meçhul olan sözleri söyleyenlermiş gibi kendilerini “Demokrat” olarak topluma tanıtan cahiliye döneminin kalıntılarına tüm paylaştıklarımızı muhakkak iletenler olur.

Paylaştıklarımızı onlara iletenler, işte bu yazı yayımlandığı gün onlara lütfen aşağıdaki düşüncelerimi de özellikle iletsinler.

Emek hırsızlığı, dolandırıcılık ve şarlatanlıkla insanların haklarına girmiş olarak bir yerlere gelenler;

Sizler üzülmeyiniz, siz kendinize yakışan görevlerinizi icra ettiniz ya da etmektesiniz. Tarihimize de öyle geçeceksiniz.

Uzun yıllar önceden de sizlere dediğim gibi bu dünya geçici…Ben sadece sizlere o gün verdiğim sözü tuttum ve tutuyorum.

Şahsıma kızmayınız!

Eğer kızıp sinirlenecek biri var ise bu en başta kendinizsiniz.

Aynalardan veya kameralardan kendinize her baktığınızda gerçekten kızılması gereken kişiyi ya da kişileri orada hep göreceksiniz. Kızılması, sinirlenilmesi veya öfkelenilmesi gerekenlerin kim olduklarını sizler şu şekilde de anlayabilirsiniz: Tüm bu eylemleri beraberce planlayıp organize bir şekilde yapanlar olarak yan yana gelip de çektirdiğiniz fotoğraflarınıza bakarken asıl öfkelenilmesi ya da suçlanması gerekenlerin kendi ektiklerini biçmekte olanlar olarak aslında sizler olduğunuzu eğer isterseniz kendi fotoğraflarınızdan da rahatlıkla anlayabilirsiniz.

O resimlerde sırıtarak gülümsemeleriniz de kendinizin yaptıklarıyla ilgili olarak size verdiğimiz asıl olan gerçek unvanlarınızla da çok uyumlu bir şekilde sizleri tamamlıyor. Bu yüzden başkalarının haklarına girerek, emek hırsızlığı yaparak, insanları üzenler hatta insanların hayatlarını karartanlar olarak sizlerin şarlatanca gülümsemeleri yüzlerinizden hiç ama hiç eksik olmasın. Bunu gerçekten en kalbi, en samimi duygularımla ifade ediyorum.

Sizlerin asıl farkına varması gereken belki de en önemli hususlar şunlardır;

Eğer varsa bir vicdanınız veya kalpleriniz, başlarınızı her yastığa koyduğunuzda daha nicelerinin haklarına emek hırsızlığı ve şarlatanlıklar yaparak organize bir şekilde girmiş olmanızla alakalı olan günahlarınızın veya suçlarınızın veballeri üzerine düşünmelisiniz.

Daha bilmediğimiz, hatta isimlerini söylemekten bile çekinen, korkan, sindirilmiş olan yüzlerce, binlerce insan var. Bu şarlatanlıklarınızdan ötürü mağdur edilmiş olanlar hiçte az değil.

İşte o yüzden siz şarlatanlar olarak asıl ekmekleriyle oynadığınız, istikballerini çaldığınız insanlar dolayısı ile kazanmış olduğunuz dünyalık mallarınızı, asıl kazandığınız günahlarınız olarak görmelisiniz. O günahlarınızın vebalini eğer vicdanlarınız ve kalpleriniz var ise başlarınızı yastığa koyarken hep düşünmelisiniz. Sizler bu fani dünyayken kaçmakta olduklarınızdan istediğiniz kadar kaçabilirsiniz. Ancak sürekli kaçmakta olduklarınız elbette mahkeme-i Kübra’da da karşınıza çıkacaktır.

Son olarak ise; şarlatanların, emek hırsızı ve dolandırıcıların yaptıklarından çok uzak olan tüm temiz ve namuslu insanlara atfen sözlerimi yine aşağıdaki kelimeler ile bitiriyorum.

Hayatları boyunca ailelerinin ve kendilerinin kursaklarından başkalarının haklarını gasp ederek tek bir haram lokma bile geçirmeyen tüm insanlara;

En Derin Sevgi ve Saygılarımla

Tolgahan Gülyiyen

logo-tolgahan.jpg

KONULARLA İLGİLİ OLABİLECEK ARŞİV BAĞLANTILARI

SEKTÖRÜMÜZDEKİ ZÜBÜKLER VE ZÜBÜKLERİN ŞEBEKELERİ

PİYASADAN ADAM SİLME ŞEBEKESİ - CEVAPLAR ARANIYOR ÇAĞRISI

logologo3wtca1logo tolgahanzg logo